DIŞ POLİTİKAEKONOMİ-POLİTİKAHABERLERMÜCADELE TARİHİTARİH

Dünyanın en ilerici anayasası neden reddedilir?

İbrahim Varlı

BirGün Gazetesi, 06.09.2022 07:00

 https://www.birgun.net/haber/dunyanin-en-ilerici-anayasasi-neden-reddedilir-401658

 

Neoliberalizmin ilk laboratuvarı Şili’de, faşist diktatör Pinochet döneminde hazırlanan anayasayı tarihin çöp sepetine atacak olan anayasa referandumla reddedildi. Amerikan düşünce kuruluşları ve medyasının dahi dünyanın en ilerici anayasalarından biri dediği anayasa neden kabul görmedi? Ücretsiz eğitim, sağlık, barınma hakkı getiren anayasaya kim, neden, neye karşı çıktı. Uluslararası ajanslardan faydalanarak beş maddede anayasanın reddediliş nedenleri şöyle özetlenebilir.

  • Solun rehaveti: Gerek hazırlanışı, gerek kurucu meclisteki bileşenleri, gerekse de yapım süreci açısından anayasa eşsiz bir örnekti. Ancak Boric yönetimi büyük bir toplumsal mücadelenin kazanımları üzerinde inşa edilen anayasaya yeterince ağırlık vermedi, sahip çıkılmadı. 11 Mart’ta görevi devralan Boric liderliğindeki sol iktidar, bu durumun getirdiği kısmi bir rehavete kapıldı. Bu durum halkta taslağa sahip çıkılmadı algısına yol açtı.
  • Anayasa anlatılamadı: Bir diğer etken anayasanın kamuoyuna yeterince iyi anlatılamaması. Taslağın uzunluğu, iyi anlaşılmaması, sürecin çok uzun olması ve bu süreçte yanlış bilgi ve spekülasyonların yayılması gibi birçok faktör sağın işine yaradı. Amerikan Foxnews kanalı da örneğin anayasayı eleştirenlere dayanarak verdiği haberde metnin çok uzun olduğunu, netlikten yoksun olduğunu ve bazı önlemlerde çok ileri gittiğini iddia etti. 36 yaşındaki Boric, referandum kampanyasını sadece “Pinochet’nin yalnızca paralı insanlara hizmet eden anayasasını geride bırakmamız lazım” sözleriyle yürüttü.
  • Sağın manipülasyonu: Sol sahiplenmede yetersiz kalırken ilk günden bu yana yeni anayasaya karşı çıkan Şili egemen sınıflarının yaptığı karşı yığınak başarılı oldu. Kara propaganda işe yaradı. Her türlü mecra üzerinden anayasa aleyhinde sistematik çalışmalar yürütüldü. Ülkenin bölüneceği, bayrağın değişeceği, özel mülkiyetin ortadan kalkacağı gibi söylentiler servis edildi. “Aşırı sol” tarafından hazırlanan anayasanın, “komünist bir diktatörlüğün kapılarını” açacağı, evlere el konacağı ve yerli halka diğer Şilililerden daha fazla hakların verileceği gibi yalanlar üretildi. Emeklilik fonlarından sağlığa erişime her alanda bu korku pompalandı.
  • Medyanın kara propagandası: Yalan haber furyası ile kitleler manipüle edildi. Medyayı, sosyal paylaşım mecralarını ellerinde tutan sağ-muhafazakâr klikler, cinsiyet eşitliği getiren, yerlilerin kendi kaderini tayin hakkını veren, doğayı koruyan, neo liberalizmi özelleştirmeleri dizginleyen, suyun temel bir hak olduğunu kabul eden anayasaya karşı muazzam bir kampanya yürüttüler. Taslağın ülkeyi çok fazla sola kaydıracağı ileri sürüldü. Buna karşı sol hükümet güçlü bir kampanya örgütleyemedi, yalan salvosunu püskürtemedi.
  • “Şili’nin Sarıları”, sosyal demokratların kazığı: Sol bir kez daha sosyal demokratların ihanetine uğradı. Merkez solun bir bölümü de sağcılar gibi anayasaya karşı çıktı ve ret çağrısında bulundu. Bu gruplar da tıpkı sağcılar gibi anayasanın oldukça ideolojik yazıldığını öne sürdüler. Kendilerine “ılımlılar” hareketi adını veren bu gruplar yeni bir taslak yazılmasını savundu. İktidardaki sol koalisyon hükümetinin baskın renkleri “Kırmızı ve Yeşil”e gönderme yapılarak kurulan “Şili’nin Sarıları” ya da (Şili İçin Sarılar-“Amarillos por Chile) adı verilen bu hareket sosyal demokrat kitlelerin aklını çeldi. Alman TAZ gazetesinin de yazdığı gibi anayasanın geçmemesi için büyük paralarla finanse edilen Amarillos por Chile (Şili İçin Sarılar) oldukça etkin oldu.
  • Korku yaydılar: Sağcılar-muhafazakârlar Boric yönetimine karşı saldırgan bir kampanya yürüttü. Solcu hükümetin, kamu kaynaklarını kullanarak referandumu manipüle ettiği, kamuoyunu referandumla ilgili bilgilendirme kampanyasını yeni anayasayı savunmak için kullandığını öne sürdüler. Boric yönetimi bu asılsız suçlamalar nedeniyle soruşturma geçiriyor. Boriç, iddiaları yalanlayarak, “bunun müdahalecilik değil, bilgi sunma” olduğunu söylese de soruşturmaya engel olamadı.
  • Referandum hatası: Bir kez daha görüldü ki, temel hak ve özgürlükler referandum konusu yapılamaz. Barınma, sağlık, ulaşım gibi temel konuların kullanılması ya da kullanılmaması, kadın haklarının halk oylamasının sonucuna bağlamak demokrasi değildir. 1980’ler boyunca IMF ve Dünya Bankası’nın denetiminde uygulanan neoliberal politikaların olumsuz etkileri, Latin Amerika’da derin ve sancılı süreçler içerisinde en ağır şekilde Şili’de hissedildi. Aralık ayındaki seçimlerde Boric’i destekleyen başkent Santiago ve metropol bölgesi de dahil olmak üzere ülkenin ilerici kentlerinde de hayır oyları fazla çıktı.

 

Gerçekti, düş oldu!

BirGün Gazetesi Dış Haberler Servisi

BirGün Gazetesi, 06.09.2022 07:00

https://www.birgun.net/haber/gercekti-dus-oldu-401659

Güney Amerika ülkesi Şili’de referanduma sunulan dünyanın en ilerici anayasası kabul edilmedi. Kurucu Meclis tarafından yaklaşık iki yıllık bir sürecin ardından hazırlanan yeni anayasanın yürürlüğe konulup konulmayacağına ilişkin düzenlenen referanduma katılanların yüzde 61,9’u “hayır” oyu verdi. “Evet” oranı yüzde 38,1’de kaldı. Böylece ülkeyi 1979-1990 tarihleri arasında yöneten faşist diktatör Augusto Pinochet döneminde hazırlanan ve birçok kez revize edilen mevcut anayasa yürürlükte kaldı.

Kabul görmeyen yeni anayasa dünyada ilk defa kadın ve erkek üye sayısı eşit bir kurul tarafından hazırlanmıştı. 388 madde ve 178 sayfadan oluşan anayasadaki değişikliklerin özünde ekoloji, eşitlik ve sosyal haklar bulunuyordu. Sosyal hakları önemli ölçüde genişleten, tam bir cinsiyet eşitliği sağlayan, çevre düzenlemelerini artıran ve hükümete sosyal refah programları için daha geniş sorumluluk veren pek çok ilerici düzenlemeler içeriyordu.

Anayasa taslağında ifade edilen hak ve özgürlükler listesinin ilk sırasında yüksek eğitimin bedava olması bulunuyordu. Devlet çalışanlarının yarısının kadınlardan oluşması, ülkedeki 11 yerli topluluğun tanınarak Şili’nin “çok uluslu ülke” olarak tanımlanması, devlet başkanı adayı olma yaşının 35’ten 30’a düşürülmesi, kürtajın yasal hale getirilmesi, Senato’nun kaldırılması ve yerine bölgeler meclisi kurulması, su kriziyle mücadele için su kaynaklarına sahiplenilemez statüsü verilmesi ve Ulusal Sular Ajansı kurulmasının da aralarında bulunduğu örnek düzenlemeler yer alıyordu.

Mart ayında görevi devralan solcu devlet başkanı Gabriel Boric, sonuçtan dolayı oldukça üzgün olduğunu kaydetti. Solcu lider yeni bir sözleşme yapılacağını ve Anayasa taslağının yeniden yazılacağını söyledi.

Anyasanın referandumdan geçmemesi için aylardır kampanyalar yapan sağ muhalefet ise sonuçtan oldukça memnun. Çeşitli çarpıtma ve karalamalarla halkı manipüle eden, ülkenin sola kayacağı, dağılacağı söylentileriyle korku salan sağcılar amaçlarına ulaştı.

***

SÜREÇ VE METNİN İÇERİĞİ BELİRLEYİCİ OLDU

Şili’deki referandumu yerinde takip eden Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Oya Yeğen:

Anayasa neden reddedildi?

Anayasa teklifinin reddedilmesinin arkasında birden fazla neden var. Anayasa yapma süreci başladığında oldukça güçlü bir destek vardı, çünkü sosyal patlamanın ortaya koyduğu taleplere cevap verecek ve de meşruluğunu yitirmiş Pinochet anayasası yerine yeni bir metin koyma fikri genel olarak kabul görmüştü. Ama süreç pandemi sebebiyle uzadı. Ve en nihayetinde bir seneden az bir zamanda gece gündüz çalışan bir anayasa meclisi son derece ilerici bir anayasa teklifi hazırladı. Fakat hem süreç hem de metnin içeriğinden dolayı, yeni anayasaya destek azaldı. Anayasayı hazırlayan mecliste bağımsız adaylar, yani siyaset partilerle bir bağı olmayan avukatlar, akademisyenler, aktivistler ve farklı meslek gruplarından kişiler çeşitli taleplerini dile getirip müzakere ettiler. Burada tartışılan daha uç teklifler medyada ön plana çıktı, kimileri kabul görmeyip reddedilse dahi toplumda anayasa meclisinin toplumu temsil etmediği algısı yerleşti. Anayasa meclisi için yapılan seçimlerde sağ partilere yakın üyeler teklifleri “veto” edebilecek çoğunluğu çıkaramadılar ve dolayısıyla onların uzlaşması olmadan kabul edilen tekliflere karşı kampanya yürütmeye henüz taslak tamamlanmadan başladılar. Yazım süreci sırasında yaşanan bazı meclis üyeleri ile alakalı skandallar da bu süreci maalesef lekeledi. Ayrıca metnin içeriğine dair hoşnutsuzluklar da reddedilmesinde etkili oldu. Senato’nun yerine bölgeler meclisi kurulması, yerli halkın kendine ait mahkeme sistemlerinin olması ve kendi topraklarını ilgilendiren konularda “rıza”larının aranacak olması Şili’nin merkezi yapısını oldukça değiştirecek tekliflerdi. Bunun dışında hükümete olan desteğin azalması da etkili olmuş olabilir. Boric hükümetine destek ekonomik ve güvenlik ile ilgili sebeplerden göreve gelmesinden kısa zaman sonra zayıfladı. Boric’in sürecin başından beri henüz Kongre’deyken anayasa yazımına destek vermiş olmasından dolayı, yeni anayasayı onunla ilişkilendiren kimi kesimler tarafından protesto oyu oldu bu halkoylaması.

Dünyanın en ilerici anayasasına kimler karşı çıktı?

Sadece sağ partiler karşı çıkmadı. Merkez solun parçası olan kimi gruplar da desteklerini vermediler. Mesela geçmiş Concertación hükümetlerinde görev almış bakanlar, eski kongre üyeleri, üniversite rektörleri ve akademisyenlerin olduğu bir grup Amarillos for Chile ismiyle bir araya gelip teklife karşı kampanya yürüttüler. Merkez soldan da “hayır” pozisyonun dile getirilmesi sebebiyle, toplumda anayasa taslağını reddetmek daha bir kabul görmüş olabilir. Süreci başlatan referandum ve anayasa meclisi üyelerini seçen seçimden farklı olarak bu referandumda oy kullanmak zorunluydu, daha önce bu sürece katılmamış kişiler bu sefer sandığa gittiler, hayır oyunun beklenenden fazla olmasının bir sebebi de bu.

Bundan sonra ne olacak?

Anketler anayasa teklifinin reddedileceğini tahmin ediyordu ama bu kadar büyük bir fark beklenmiyordu. Teklifin içeriğine dair endişeleri dindirmek tepki çeken hükümlerin referandumdan sonra yeniden düzenlenmesi bekleniyordu. Bu sebeple anayasa değişikliği için gereken nitelikli çoğunluk kuralı yakın zamanda düşürülmüştü. Boric hükümeti ve teklifi reddetmeyi savunan siyasi partiler dahil bütün aktörler sürecin devam edeceğini söylüyor. Üç yılın geçmiş olmasından dolayı, bunun çabuk bir şekilde olmasını umuyorlar ama nasıl olacağının yol haritası henüz belli değil. “Hayır” (rechazo) oyunun hükümete karşı bir oy olarak okunmasından dolayı, kısa bir zamanda kabine değişikliği göreceğimiz kesin. Fakat “evet” (apruebo) oyu destekçileri, bu kadar güçlü bir şekilde taslağın reddedilmesinden dolayı, bu sözleri veren siyasi partilerin sözlerinde durmamasından haklı olarak endişe duyuyor.

***

SOL ANLATAMADI, SAĞ KORKUTTU

Latin Amerika uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Esra Akgemci:

Kamuoyu yoklamalarında anayasa taslağının reddedileceğine ilişkin işaretler vardı. Ancak beklenilenin de üzerinde bir oyla, ezici çoğunlukla reddedilmesi büyük bir hüsrana yol açtı. Taslağın reddedilmesi, diktatör Pinochet döneminde hazırlanan ve defalarca değiştirilmiş olmasına rağmen meşruluğunu kaybetmiş bir anayasa olarak görülen 1980 Anayasası ile devam edilmesi anlamına geliyor. Bu da neoliberalizme karşı mücadelede çok büyük bir yenilgi demek. Zira mevcut anayasa, eğitim, sağlık ve emeklilik gibi sosyal hakların sorumluluğunu serbest piyasaya bırakıyor ve neoliberal düzeni güvence altına alıyor. Anayasal değişiklik için nitelikli çoğunluk gerektiği için herhangi bir radikal değişim ihtimali de kalmıyor. 1980 Anayasası değişmeden Şili’de neoliberalizmden bir çıkış yolu bulmak mümkün değil.

Aslında Şili’de 2013’ten bu yana mevcut anayasanın değişmesi ve daha demokratik bir anayasanın yapılması yönünde önemli bir toplumsal irade mevcut. Ülke geneline yayılan 2019 protestolarında öne çıkan en temel talep yeni bir anayasaydı. 25 Ekim 2020’deki referandumda yüzde 78 Evet oyuyla kurucu meclis yoluyla yeni anayasa yapılması kararlaştırılmış, 15-16 Mayıs 2021’de ise 155 üyeli kurucu meclisin üyeleri seçilmişti.

Eski öğrenci lideri Gabriel Boric’in seçilmesinde de yeni anayasa yapım sürecine sahip çıkmasının büyük payı vardı. Boric’in rakibi aşırı sağcı aday José Antonio Kast, yeni anayasa yapım sürecine şüpheyle yaklaşıyor ve sürece tepkisini her fırsatta dile getiriyordu. O halde anayasa taslağının neden reddedildiği dikkatle incelenmeli ve bu yenilginin nedenleri çok iyi anlaşılmalı ki ileride, başka anayasa yapım süreçleri için ders çıkarılsın.

İlk izlenimler, yeni anayasanın “sakıncalı” olduğuna dair seçmenler üzerinde yaratılmaya çalışılan algı üzerine yoğunlaşıyor. Zira anayasa referandumlarında seçmenlerin bütün maddeleri teker teker okuması beklenmez. Önemli olan taslağı, seçmene çok iyi anlatabilmektir. O halde Boric hükümetinin taslağın içeriğini anlatmakta yetersiz kaldığını ve diğer yandan muhaliflerin yeni anayasa konusunda şüphe oluşturmakta daha başarılı olduğunu ilk elden söyleyebiliriz. Ancak ilerleyen süreçte bunun nedenleri üzerinde detaylı analiz yapabilmek mümkün olacaktır. Boric’in performansının ve ekonominin kötüye gitmesinin referandum üzerinde nasıl bir etkisinin olduğu da araştırılması gereken konulardan.

TEK NEDEN YOK

Özetle, bu yenilgiyi açıklayabilecek tek bir unsur olmadığını belirtmek gerekiyor. Taslağın uzunluğu, iyi anlaşılmaması, sürecin çok uzun olması ve bu süreçte yanlış bilgi ve spekülasyonların yayılması gibi birçok faktörün yanı sıra Boric hükümetinin taslağa yeterince sahip çıkıp çıkmadığı gibi birçok faktörün etkisinin incelenmesi gerekiyor. Şili’nin anayasa yapım süreci, baştan sonra eşsiz bir örnekti ve sadece Şili değil tüm ülkeler açısından bu örneğin dikkatle incelenmesi ve ders çıkarılması bu açıdan çok önemli. Sosyal ve demokratik bir hukuk devleti temeline dayanan 388 maddelik yeni anayasa, yerli halklarını tanıyarak onlara özerklik verecek ve Şili’yi “çokuluslu ülke” olarak tanımlayacak, ayrıca kürtajın yasallaşmasını ve çevrenin (özellikle su kaynaklarının) korunmasını güvence altına alacaktı. Böylece Şili, kürtajın anayasal güvence kazandığı ilk Latin Amerika ülkesi olacaktı. Bütün bunlar şimdilik rafa kaldırılmış oldu. Boric’in ilk açıklamaları, hatalarından ders alarak tüm vatandaşları kapsayacak bir anayasa yapım süreci için çalışmaya devam edecekleri yönünde. Boric hükümetinin bundan sonra ne yapacağı önemli ancak toplumsal hareketlerin çok güçlü olduğu Şili’de ülkenin geleceğini esas olarak yeni bir anayasadan yana güçlü bir irade ortaya koyan toplumsal muhalefet aktörlerinin mücadelesi belirleyecektir.

Anayasa, ‘orta sınıf hassasiyeti’ne takıldı

İbrahim VARLI

BirGün Gazetesi, 08.09.2022 06:30

https://www.birgun.net/haber/anayasa-orta-sinif-hassasiyeti-ne-takildi-401921

Şili’de diktatör Augusto Pinochet anayasasının yerini alacak yeni anayasanın reddedilmesi sonrası solcu lider Gabriel Boric, yeni bir kurucu meclis için girişimlere başladı. Boric, yeni anayasa yazımı için Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri ile muhalefet liderlerini başkanlık sarayına davet etti. Sol iktidarı ve ülkeyi yeni bir zorlu süreç beklerken ODTÜ Latin ve Kuzey Amerika Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Aylin Topal, referandumu ve ilerici anayasanın reddedilmesinin nedenlerini değerlendirdi.

Şili’de anayasa referandumu süreci ve sonrasında yaşananların Latin Amerika’nın farklı ülkelerinde solun çıkmazlarını yeniden düşünmeyi gündeme getirdiğini kaydeden Doç. Dr. Topal, bu anlama çabasında üç kavrama dikkat çekiyor. Topal, bu kavramları şöyle açıklıyor: “Birincisi, mezokrasi. Latin Amerika’da liberal demokrasinin krizi tartışmalarına ilişkin ve özellikle de Şili toplumuna ilişkin kullanılan orta sınıfların yönetimi, iktidarı olarak tanımlayabileceğimiz bir kavram. İkinci kavram ise orta sınıflara dair kullanılan, çelişkili sınıf konumları. Çelişkili sınıf konumu özellikle orta sınıfların üretim araçlarının sahipliği ve diğer toplumsal sınıflarla ilişkilerinde çelişkili bir konumu olduğuna işaret ediyor. Bu çelişkiler nedeniyle farklı politik pozisyonlara yönelebileceklerini imliyor.”

Yaşananları anlamakta işimize yarayacak üçüncü kavramın ise “radikal demokrasi” olduğunu belirten Doç. Dr. Topal, bunun eşitlik ve katılımcılık taleplerinin liberal demokratik kurumların ve süreçlerinin izin verdiği kapsamı ve içeriği radikal biçimde genişletme talebi olan bir demokrasi anlayışı olduğunu ifade ediyor.

LİBERAL DEMOKRASİNİN KRİZİ AÇIKÇA İFŞA OLDU

Latin Amerika’nın liberal demokrasinin krizinin net bir biçimde ifşa olduğu bir coğrafya olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Topal, “Neoliberal politikalarla birlikte liberal demokrasinin ne denli dışlayıcı bir sistem olduğu da güçlü bir şekilde belirdi. Bu süreçte güçlenen öğrenci hareketleri ve yerli hareketleri yeni politik öznelerin iktidarı ele geçirme ve karar alma süreçlerine aktif katılımını öne çıkardı” dedi.

Şili anayasasının radikal bir değişikliği getirme çabasında olduğunu vurgulayan Topal, “Bu süreçte demokrasi talepleri, kurumların işlemediği durumda sokakta güçlü bir çatışma biçimini aldı. Orta sınıflar da bu taleplere destek vermiş göründüler ama anlaşılıyor ki, yeni anayasa orta sınıfların hazır olduğundan daha hızlı ve kapsamlı bir değişimi gerçekleştirecekti. Orta sınıflar radikal demokrasi projesine verdiği desteğini şimdilik geri çekti. Anlaşılan o ki, Pinochet anayasasının yerini alacak yeni anayasa önerisindeki cinsiyetlere, cinsel kimliklere, tercihlere verilecek özgürlük ve eşitlik, yerli halklara verilecek eşitlik ve iktidar, orta sınıfların Katolik muhafazakâr hassasiyetlerini rahatsız etti. Ama mezokrasi ve radikal demokrasi çatışmaları bitmeyecek. Gelecek uzun sürer” ifadelerini kullandı.

 

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir